Girişimcilik bir ülkenin toplumsal refahı, gelişimi ve kalkınması açısından hayati önem taşımaktadır. Haliyle bir ülkenin zayıflatılmasının en kestirme yolu, girişimciliğin engellenmesi ve işletme faaliyetlerinin zorlaştırılmasıdır. Bununa ilgili tarihten verilebilecek en somut örneklerden biri 16 Ağustos 1838 yılında imzalanan Balta Limanı Ticaret Antlaşması’dır. Bu anlaşma ile Osmanlı’da girişimcilik faaliyetlerine ket vurulduğu, işletmelerin önemli ölçüde zayıfladığı söylenebilir.
Balta Limanı Anlaşması’nın daha iyi anlaşılabilmesi için o dönemde yaşanan olaylara kısaca değinmek yararlı olacaktır. 1800 yılların başından itibaren Osmanlı, askeri, politik ve ekonomik alanlarda sorunlar yaşamaktadır. Bu sorunların başında milliyetçi akımların neden olduğu Balkanlardaki bağımsızlık hareketleri ile Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanı Osmanlı’yı oldukça yıpratmıştır. İngiltere ve diğer Avrupa ülkeleri bu süreçte Osmanlı’yı ucuz ham madde temin edilebilen bir ülke olarak kullanmıştır. II. Mahmut tarafından 1826 yılında, Osmanlı sınırları içinde üretilen kritik ürünlerin (sanayi devrimini tamamlamış ülkelerin sanayide ham hammadde olarak kullanılan ürünler), ülke dışına satışını engelleyen yed-i vahid (tekel) sistemi getirdi. Yed-i vahid sistemi başta İngilizler olmak üzere ucuza ham madde temin eden yabacıların tepkisiyle karşılandı.
1820’de başlayan Yunan isyanı da artarak devam ediyordu. Aynı anda birçok yerde savaşan Osmanlı, bu isyanı bastırmak için askeri anlamda zayıftı. II. Mahmut, Yunan isyanını bastırması için Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’dan yardım istedi. Karşılığında Girit ve Mora valilikleri vaat edildi. Mehmet Ali Paşa, oğlu İbrahim Paşa komutasında deniz ve kara gücü göndererek Yunan isyanını bastırdı. Bunun üzerine İngiltere, Rusya ve Fransa, Osmanlı’nın Mora’dan çıkması, aksi halde şiddet politikasının izleneceğini bildirdi. Osmanlı bu teklifi reddetti. 20 Ekim 1827 tarihinde İngiltere, Rusya ve Fransa donanmasına ait gemiler Navarin’de Osmanlı donanmasına beklenmedik bir saldırı yaparak tüm donmayı yok etti. Navarin saldırısı ile üç kıtada toprakları bulunan Osmanlı tüm donanmasını ve tecrübeli denizcilerini kaybetti. Osmanlıyı derinden sarsan bu olay sonrası, Osmanlı Hükümeti İngiltere, Fransa ve Rusya’ya bir nota vererek tazminat istedi. Rusya Osmanlı İmparatorluğu’nun tazminat isteğine savaşla karşılık verdi. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Osmanlı mağlup oldu ve 1829 yılında Ruslarla Edirne Antlaşması (Treaty of Adrianople) imzalandı. Bu anlaşma ile Osmanlı Yunanistan’ın devlet kurmasını ve bağımsızlığını kabul etti.
Navarin saldırısından sonra askerlerini geri çeken Mehmet Ali Paşa’ya vaat olunan Girit ve Mora valilikleri verilmedi. Bunun üzerine Kavalalı Mehmet Ali Paşa 1831 yılında oğlu İbrahim Paşa komutasındaki orduyu Anadolu’yu işgal etmek üzere gönderdi. İbrahim Paşa kısa süre içinde Kütahya’ya kadar ilerledi. II Mahmut bu tehlikeden kurtulmak için Rusya’dan yardım talebinde bulundu. Osmanlının Rusya ile yakınlaşması İngiltere’nin ticari ve siyasi çıkarlarını olumsuz etkilediği için İngiltere bu ilişkiden rahatsızlık duydu. İngiliz yanlısı bir politika güden dönemin dış işleri bakanı (Hariciye Nazırı) Mustafa Reşid Paşa aracılıyla, İngiltere Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın isyanını bastırmaya yardım etti. Tatbikî bunun karşılığında bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma 16 Ağustos 1838 yılında imzalanan Balta Limanı Ticaret Antlaşması’dır.
Balta Limanı Ticaret Antlaşması ile Osmanlı’da girişimcilik faaliyetleri durdu, işletmeler önemli ölçüde rekabet güçlerini yitirdi, yapılan anlaşma şartları gereği yerli vatandaşlar açısından ticaret yapılamaz duruma geldi. Balta Limanı Ticaret Antlaşması gereği,yerli tüccar mallarını ülke içinde bir bölgeden bir başkasına taşırken %8 oranında iç gümrük vergi ödemesi yapması gerekirken, İngilizlerden bu vergi alınmayacaktı. Yerli tüccarlar ihraç mallarına yüzde 12 vergi öderken, buna karşılık İngilizler ithalat vergisi olarak yüzde 5 ödeyecekti. Aynı zamanda yed-i vahid (tekel) sistemi kaldırıldı. Bunun sonucu 19. yüzyılda Osmanlı’da ithalat çok hızla arttı. Osmanlıdaki üretim geleneksel loncalarla gerçekleştiriliyordu, makineleşme ve fabrikalaşma sağlanamamıştı. Baltalimanı Antlaşması Osmanlı girişimciliğine ciddi bir engel oluşturdu. Pamuk, ipek, yün, gibi yerel üretime bağlı olan endüstriler yok olma noktasına geldi. İngiltere ile yapılan anlaşma, kısa bir süre sonra diğer Avrupa ülkeleri ile de yapıldı. Balta Limanı Ticaret Antlaşması’ndan 15 yıl sonra 1854 yılında Osmanlı İmparatorluğu ilk dış borcunu aldı. Osmanlı ilk borç aldıktan 23 yıl sonra 1876 yılında borçlarını ödeyemeyeceğini duyurdu. Bunun üzerine 1881’de Düyun-u Umumiye İdaresi kuruldu.
Balta Limanı Ticaret Antlaşması ile Osmanlı’da girişimcilik faaliyetleri durdu, işletmeler önemli ölçüde rekabet güçlerini yitirdi, yapılan anlaşma şartları gereği yerli vatandaşlar açısından ticaret yapılamaz duruma geldi. Kısa bir süre sonrada Osmanlı ekonomik açsından bir çıkmazın içine girdi. Bir ülkede girişimciler olmazsa üretim ve ekonomi var olamıyor. Gelişmiş ülkelerde girişimciliği desteklenmesi ve girişimcilik kültürünün artırılması konusu ekonomi politikaları arasında, en çok önem verilen çıktılardan biri olmuştur. Avrupa Parlamentosu ve Konseyi 18 Aralık 2006 tarihli Yaşam Boyu Öğrenme Becerileri ile ilgili olarak, bireylere kazandırılması hedeflenen sekiz anahtar yeterlilik belirlenmiştir. Bu sekiz anahtar yeterlilikler arasında, eğitim ve öğretimin her aşamasında bulunması amaçlanan yeterliliklerde biri girişimciliktir. Sonuç olarak girişimci kişilerin arttırılması gerek gelişmekte olan gerekse de gelişmiş ülkelerin çözüm aradığı bir konudur. Girişimci kişilerin sayısının arttırması için; gençlere yönelik eğitim imkânlarını sağlamak, gençlerin girişimci düşünce yapılarını harekete geçirmek, yenilikçi yapıdaki başlangıç firmalarını cesaretlendirmek yeni işletmelerin finansmana erişimlerinin kolaylaştırmak ve girişimciliği destekleyecek bir kültürü ve iklimi oluşturmak gerekmektedir.
Leave A Reply