Birçok bilimsel çalışmanın klişe cümlesi olan “Küreselleşen dünyamızda değişim baş döndürücü bir hızla devam etmektedir” ifadesi değişimin hızını vurgulamak için kullanılmaktadır. Evet, günümüzde değişim, logaritmik bir şekilde artmaktadır. 1956 yılında 5 MB IBM Hard Drive 1000 kg. ağırlığındaydı ve en az 10 kişi tarafından taşınabiliyordu. Bugün cebimizde taşıdığımız telefonlar, binlerce kat daha fazla kapasitedir.
Her değişim kendine özgü yaşam alışkanlıklarını oluşturur. Örneğin, cep telefonlarındaki yeni teknoloji uygulamaların kullanılması sonucu selfie kavramı hayatımıza girmiştir. Selfie yani özçekim kavramı, bir girişimcilik faaliyetinin sonucudur. Girişimcinin cep telefonunun arka yüzünde bulunan kamerayı telefonun ön yüzüne de koymasıyla, birçok insan yeni bir alışkanlık kazandı ve bu yeni alışkanlığı da bir isim kondu; SELFIE. Çok kısa süre içerisinde selfie yani özçekim insanların gündelik yaşantılarında o kadar önemli bir noktaya geldi ki insanların yaşamlarını ciddi anlamda etkilemeye başladı. Hatta yaşamı etkileyen ölümlere sebebiyet verdiğinden dolayı bazı ülkelerde yasaklandı.

Mumbai’de Selfie Yasağı Getirildi
Hindistan’ın Mumbai kentinde selfie çekerken meydana gelen kazalarda ölümlerin artması üzerine, 16 mekana selfie yasağı getirildi. Selfie çekerken meydana gelen ölümlerde Hindistan dünya birincisi…Selfie çekilmesi yasaklanan noktalara girişin de yasaklandığı ve yasağı çiğneyenlere 1200 rupi para cezası kesileceği bildirildi. Ülkede son olarak bu ay 18 yaşındaki bir öğrenci, bir kayanın tepesinde selfie çekerken arkasındaki baraja düşerek yaşamını yitirmişti.
Chennai kentinde yaklaşmakta olan treni arkasına alarak resmini çekmek isteyen 16 yaşındaki genç öldü. 2016 Ocak ayında Mumbai’de turistlerin uğrak yerlerinden Bandstand Fort’ta kendini görüntülerken denize düşen bir genç kız kurtarılamadı. Bundan önce de Rusya’da hükümet, gençlere selfie’nin tehlikelerini anlatan bir kampanya düzenlemişti. Kampanyada “Sosyal medyadaki bir milyon beğeni bile bedelini hayatınız ve sağlığınızla ödemenize değmez” deniyordu. 19 yaşındaki Amerikalı Deleon Alonso Smith geçen Ağustos’ta selfie çekerken kendisini boğazından vurdu. Moskova’da da 21 yaşındaki bir kadın selfie çekerken başına ateş etti. 18 yaşındaki Rumen vatandaşı Anna Ursu da selfie çekme bağımlılığı nedeniyle ağır bir bedel ödedi. Ursu, Romanya’nın Lasi bölgesindeki tren istasyonundaki elektrikli raylarda fotoğraf çekmenin çok iyi bir fikir olduğunu düşündü. Kendinin fotoğrafını çekmeye çalışırken, vücudu bir anda alevlerle kaplandı ve hayatını kaybetti. Yanındaki arkadaşı da elektrik şokuyla savruldu.
Kaynak: https://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/02/160225_mumbai_selfie_yasagi


Özellikle 2013 yılında popülaritesini arttıran selfie kelimesi, Oxford Üniversitesi tarafından yapılan araştırmalara göre yılın kelimesi seçilmiştir. Bunun ardından 2014 Oscar ödüllerinde Ellen DeGeneres tarafından paylaşılan ve Twitter rekorlarını alt üst eden bir selfie fotoğraf, bu kavramının tüm dünya tarafından kullanılmasında çok fazla etkili olmuştur. Bu yeni sosyoloji çerçevesinde dünyaya baktığımızda, dünyanın en kalabalık oluşumu ne Çin ne de Hindistan’dır. Bugün dünyada ilk sırada 2.853 milyar kullanıcı sayısıyla Facebook, ikinci ve üçüncü sırada 2.000 Milyarı aşkın üye sayısıyla Youtube ve Whats-Upp gelmektedir. Çin ise 1.445 Milyar nüfusu ile dördüncü, Hindistan 1.398 milyar nüfusu ile beşinci sırada yer almaktadır.

Her değişim, fırsatları ve tehditleri de beraberinde getiriyor. Ancak değişimleri görebilenler, değişebilenler, değişimleri fırsata çevirebilenler hayatta kalabiliyor. Değişmekle birlikte görebilmek ayrı bir beceri, ayrı bir yetenek, ayrı bir yetkinlik gerektirmektedir. 19. Yüzyılın ortalarında çok sayıda kişi San Francisco’ya altın bulmaya gitmiştir. Altına Hücum (gold rush) olarak ifade edilen bu dönemde dünyanın dört bir yanından onbinlerce altın avcıları San Francisco’ya gelmiştir. Bölgeye onbinlerce kişi altın aramaya gelmiş ancak sadece az sayıda kişi altın bulabilmiştir. Fakat bu altın bulanlardan daha çok kazanan insanlar olmuştur. Kimdir onlar? Kürek ve kazma satanlar, yani madencilere altın aramakta kullanabilecekleri malzemeleri satanlar. Örneğin Samuel Brannan, Mississippi’nin ilk milyonerlerindedir. Zenginliği, altın bulmaya değil, bölgeye altın bulmaya gelen madencilerin ihtiyaçlarına odaklanmasında yatmaktadır. Bölgede altın çıktığını duyulunca piyasadaki tüm kazma ve kürekleri satın alıp, California’da madencilik ürünleri ve malzemeleri konusunda bir tekel oluşturmuştur.
Her değişim, fırsatları ve tehditleri de beraberinde getiriyor. Ancak değişimleri görebilenler, değişebilenler, değişimleri fırsata çevirebilenler hayatta kalabiliyor. Değişmekle birlikte görebilmek ayrı bir beceri, ayrı bir yetenek, ayrı bir yetkinlik gerektirmektedir. 19. Yüzyılın ortalarında çok sayıda kişi San Francisco’ya altın bulmaya gitmiştir. Altına Hücum (gold rush) olarak ifade edilen bu dönemde dünyanın dört bir yanından onbinlerce altın avcıları San Francisco’ya gelmiştir. Bölgeye onbinlerce kişi altın aramaya gelmiş ancak sadece az sayıda kişi altın bulabilmiştir. Fakat bu altın bulanlardan daha çok kazanan insanlar olmuştur. Kimdir onlar?
Kürek ve kazma satanlar, yani madencilere altın aramakta kullanabilecekleri malzemeleri satanlar. Örneğin Samuel Brannan, Mississippi’nin ilk milyonerlerindedir. Zenginliği, altın bulmaya değil, bölgeye altın bulmaya gelen madencilerin ihtiyaçlarına odaklanmasında yatmaktadır. Bölgede altın çıktığını duyulunca piyasadaki tüm kazma ve kürekleri satın alıp, California’da madencilik ürünleri ve malzemeleri konusunda bir tekel oluşturmuştur.

Nokia Dünyanın ilk uluslararası mobil telefon görüşmesini gerçekleştiren firmasıdır. 2007’de sektörün % 64,9’u Nokia’nın elindeyken 2013’te yüzde 3’lere kadar düşmüştür. 2000 yılında Nokia’nın bir hissesi 65 Euro iken, 2013’te 3 Euro’nun altına düşmüştür. Bugün ise Nokia’dan bahsedemiyoruz. Bundan on yıl önce dünya lideri olan bir firmanın günümüzde piyasadan silinme olasılığı o kadar yüksek ki. Başka bir örnek olarak, 1996’da Interbrand’in sıralamasında Kodak’ın Disney, Coca Cola ve McDonald’s’ın ardından dünyanın en değerli dördüncü markasıydı. Sonuç değişimi yakalayamayan…
Leave A Reply